bugün
- ağaç gövdesi gibi bacakları olan kadın11
- sözlük kızından gelin olmaz13
- sabah aç karnına içilen bira9
- ayça tilki10
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim22
- vatandaşlık farkı alan otel21
- sözlükte ateist gibi takılan yahudiler9
- cumaya gidenlerin çok azalması23
- bik bik'in balona binmesi34
- anın görüntüsü15
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız11
- alınan en güzel iltifat11
- bir kadının yemek ısmarlaması14
- ideal duş alma sıklığı14
- türkiyede çok abartılan arabalar8
- futbolcu ismiyle nick almak10
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi15
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim8
- icardi190524
- artificialintelligence15
- icardi1905 silik olsun kampanyası19
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- yol bitimindeki kuytu mekan8
- suriyeliler suriye'ye dönsün9
- erkeğe ne hediye alınır31
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız17
- uzağı göremeyen insan10
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım19
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
- integralin müfredettan kaldırılması12
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı15
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın13
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel13
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt11
- nervio'nun ellerinde cenneti koklamak9
entry'ler (1436)
matterhorn dağı'nın öyle bir betimler ki yazar, kitabı okurken odanın içine oksijen dolar.
halkımızın ikilemi burada yatmaktadır. hem solcusu hem sağcısı eleştiriyor bu kadınları. onlara nietzsche'nin bir sözünü armağan ediyorum. "bütün yargılayanların gözünden bir cellat bakar."
şatoda gezinen hayaletler, yerin altında gizli tüneller, devasa bir kılıç ve miğfer eşliğinde şövalyelerle birlikte kısa bir gotik macera yaşamanızı sağlayan kitap. avangart dediğimiz cinsten.
yerel bir anlatımla kasmadan evrensel bir mesaj verebilmiş filmdir. film mutlu sonla biter ama son monolog bu mutlu sonu da itin götüne sokar. rahatsız eden, dolayısıyla da düşünmenizi sağlayan bir yapım. ayrıca ölü bebeğin gösterildiği sahne şimdiye dek izlediğim tüm rahatsız edici sahnelerden daha beterdi. boktan hayatların içine sıkışmış insanlarla yaşayan bebek imgesi ekstra ironikti bu arada.
gereksiz yere kasmaktır aslında. zaten saha 10 metre. sen italyan, alman derdindesin. adam orta sahadan abandı mı, orada baresi bile olsa, maldini bile uçsa yüzde yetmiş kaleye girer o top. en güzeli taktiği filan boşverip gol bölgelerinde gezinmektir. para veriyorsun oğlum oraya, niye başında capello dikiliyor gibi oyanayacaksın.
komplo teorileri ve gizemli şeyler doğası gereği insanın ilgisini çeker. ayrıca muhafazakar yapı değişimi şeytanlaştırmak ister. tüm bunların sonucunda dünyayı illuminati'nin yönettiğini düşünür insanlar. dünyayı birileri yönetiyor, evet. ama bunların arkasında göz, pergel, kadim bilgelikler falan yok sevgili yurttaşım. dünyayı yöneten şey para, sermaye. sermaye de öyle şeytana tapmakla filan uğraşmaz. sen daha satanizmin felsefesini bilmiyorsun, kapitalizmin işleyişinden bihabersin, kalkmış dünyayı satanistlerin yönettiğine inanıyorsun. bu durumda seni bu tür mistik örgütlerin varolduğuna inandırmak isteyenler hiç uğraşmaya bile gerek duymuyor.
bir türlü kabul etmek istemediğimiz gerçek. oysa fıkralarına bakarsak, illuminati ile ilişkisini hemen görebiliriz. mesela bir fıkrasında kazan doğurmaktadır. burada kazan aracılığıyla cadılık kültüne ve doğurganlık mitine atıf vardır. bir de kendisi dünyanın merkezi burasıdır, der. ne demek merkez? illuminati merkezi olmasın bu. bir başka işaret eşeğe ters binmesidir. bilindiği üzere eşeğe ters binmek kadim bir aydınlanma ritüelidir. bu gerçekler ışığında çocuklarımıza nasrettin hoca vasıtasıyla illuminati propangadası mı yapılmaktadır? sorarım sizlere? *
korkak ve canavar adlı romanın "korkak" karakteri. büyülü kılıç gorba adam etmiştir bu zavallıyı.
barış müstecaplıoğlu'nun perg efsaneleri serisinde "canavar" olarak tanıdığımız karakter. yakışıklı bir şövalyeyken geçirdiği dönüşüm onu canavar yapmıştır.
ustaca yazılmış, okurken maceranın tadına vardıran ve perg diyarı'nın dört bir yanında okuru yolculuğa çıkaran, hatta öte diyarlar'a kadar götüren bir roman. korkak ve canavar'ın, başka bir deyişle guorin ve leofold'un hikayesi. türk fantastik edebiyatı'nın güçlü eserlerinden biri.
gülşah elikbank'ın fantastik türdeki romanı. günebakan üçlemesi'nin ilk kitabı olma özelliğini taşır. gerçeklik ve hayal arasındaki gelgitleri ve aşkı tema edinen roman, yazarın akıcı üslubu sebebiyle de epey eğlenceli bir okuma vaat eder.
jorge luis borges'in epey kısa bir öyküsü, kum kitabı adlı eserindeki öyküler arasında yer alır.
olay iskenderiye ve çevresinde geçmektedir romanda. felsefi ve inançla alakalı sorgulamalarla bezeli akıcı bir kurgusu vardır eserin.
zihnimizin şekillenmeye ve gelişmeye en yatkın olduğu dönemde okuduğumuz kitaplardır. üzerimizde genellikle derin izler bırakırlar. mesela benim için gülliver'in gezileri öyledir.
hayvan kartları falan hediye ederdi bu dergi, biriktirirdik, bir de kuş gözlem defteri hediye etmişti.
bir mordor geleneğidir. yağız uruk hai delikanlıları ve fidan boylu, irin gözlü ork güzelleri tarafından icra edilir.
nikahta güç yüzüğü takmak vaat edilirse sorun çözülebilir.
hayata ve çocukluğa, otoriteye ve özgürlüğe dair uzun bir öykü. varoluşun koridorlarında sartre eşliğinde bir gezinti.
dawkins'in evrimi grup seçiliminin değil, kendi varlığını "yaşamkalım makineleri" adını verdiği canlılar üzerinden devam ettirmek isteyn bencil genlerin belirlediği savını açıklamaya çalıştığı kitabı. öncelikle dawkins'in müthiş bir benzetme dehası olduğunu belirtmek durumundayım. anlatım iyi, lakin dawkins'e yönelik indirgemeci bir yaklaşım sergilediği eleştirileri de üzerinde düşünülmeye değer. hayvan davranışları üzerine çok ilginç bilgiler var kitapta. "en kararlı strateji" diye bir kavramı açıklıyor ki, doğada oyunun kurallarını merak edenler için birebir.